Son dönemde kredi kartı kullanımındaki hızlı artış, beraberinde ödeme güçlüklerini de getirdi. Özellikle ekonomik daralmanın ve yüksek faiz oranlarının etkisiyle, kart borçlarını zamanında ödeyemeyen vatandaşların sayısı hızla çoğalıyor. Bankalar, müşterilerinin ödeme alışkanlıklarını yakından takip ederken, “90 gün kuralı” yeniden gündeme geldi.
Uzmanlar, kredi kartı borcunun üç ay boyunca ödenmemesi durumunda hem yasal süreçlerin başlayacağını hem de bireylerin finansal sicilinin uzun süre olumsuz etkileneceğini vurguluyor. Ekonomi uzmanları, borcunu ihmal edenlerin hayatının finansal anlamda ciddi şekilde zorlaşacağını ifade ediyor ve vatandaşları uyarıyor.
90 Gün Kuralı ve Yasal Takip
Bankacılık düzenlemelerine göre, kredi kartı borcunun 90 gün boyunca ödenmemesi halinde borç “takip” statüsüne düşüyor. Bu noktadan sonra kişi, sadece banka ile değil, aynı zamanda yasal mercilerle de karşı karşıya kalıyor. Bankalar, borçlarını ödemeyen müşterileri için icra takibi başlatıyor. Bu süreç, kişinin maaşına, malvarlığına ve banka hesaplarına haciz uygulanmasını da içerebiliyor. Yasal takip sürecine giren kişi, uzun vadede kredi sicilinde ciddi hasarlar oluşmasına neden oluyor ve yeni kredi veya kredi kartı başvurularında ciddi sıkıntılar yaşayabiliyor.
Uzmanlardan Önemli Uyarılar
Ekonomi uzmanları, kredi kartı borcunun 90 gün boyunca ödenmemesinin “finansal intihar” olabileceğini belirtiyor. Uzmanlar, birçok kişinin yalnızca minimum ödeme yaparak günü kurtarmaya çalıştığını, ancak bu yöntemin borcu katlanarak artırdığını hatırlatıyor. Ayrıca, kart limitlerinin gelir düzeyine göre kullanılması gerektiği, plansız harcamaların ve borçlanmanın uzun vadede ciddi finansal sorunlara yol açabileceği ifade ediliyor.
Vatandaşlar, kredi kartı borçlarını düzenli takip ederek, ödeme planlarına sadık kalmalı ve gecikmelerin yaratabileceği mali riskleri önceden değerlendirmeli. Yasal süreç ve kara listeye düşme gibi ciddi sonuçlarla karşılaşmamak için uzmanlar, özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde kart kullanımına daha dikkatli yaklaşılması gerektiğini vurguluyor.