Türkiye’nin gürültüden, kalabalıktan ve ekran ışıklarından uzaklaşmak isteyenler için haritada bir sığınak noktası var: Çanakkale’nin Yenice ilçesi. Kazdağları’nın kuzey yamaçlarında uzanan bu bölge, yalnızca yemyeşil doğasıyla değil, aynı zamanda ülkenin oksijen oranı en yüksek noktalarından biri olmasıyla da dikkat çekiyor.
TÜBİTAK ve Orman Genel Müdürlüğü’nün yaptığı son ölçümlere göre Yenice Ormanları, Türkiye’nin en temiz havasına sahip ekosistemlerinden biri olarak tescillendi. Burada nefes almak yalnızca bir refleks değil, adeta bir şifa yöntemi. Şehirde pahalı otellerde aranan huzur, burada bir dere kenarında, çam kokularının arasında bedava sunuluyor.
Yenice’ye doğru yola çıktığınızda, manzara sessizce değişmeye başlıyor. Zeytinliklerin yerini çam ağaçları alıyor, motor sesleri yerini kuş cıvıltılarına bırakıyor. Bir noktada fark ediyorsunuz: gökyüzü daha mavi, nefes daha derin, zaman ise daha yavaş akıyor. İnsan burada yalnızca doğayı izlemiyor; doğanın bir parçası haline geliyor.
Doğanın Ritmini Tutmak: Sessizlik, Reçine ve Rüzgârın Şarkısı
Yenice Ormanları’na adım atan herkesin ilk fark ettiği şey sessizlik oluyor. Şehirden gelen birinin kulağına ilk başta yabancı gelen bu sessizlik, birkaç dakika içinde bir terapiye dönüşüyor. Sabahın erken saatlerinde sis, ağaç gövdelerine sarılıyor. Öğle vakti orman içindeki ışık, ince bir perde gibi dalgalanıyor. Akşam olduğunda ise kuş sesleri bile susuyor, yalnızca rüzgârın ağaç dallarındaki hafif uğultusu kalıyor.

Bu bölge, doğa tutkunları için bir “açık hava laboratuvarı” gibi. Şeker Kanyonu, İncekum Mesire Alanı ve Kızıldam Göleti gibi noktalar, Yenice’nin doğa turizmi açısından en bilinen durakları arasında.
Şeker Kanyonu’nda yürüyüş yaparken su sesi eşliğinde kayaların arasından ilerliyorsunuz; doğa adeta size kendi müziğini çalıyor. Kızıldam Göleti’nde ise sabahın ilk ışıkları su yüzeyine vurduğunda, göl bir tabloya dönüşüyor. Kamp yapmak isteyenler için bu bölgede izinli alanlar mevcut. Elektrik kısıtlı olsa da yıldızlar geceyi aydınlatmak için yeterli oluyor.
Yenice çevresindeki köyler de bu doğallığın parçası. Hamdibey, Kösedere ve Çal köyleri, doğanın temposunda yaşayan insanların adresi. Burada sabahları süt ve ekmek kokusu, akşamları ise soba dumanı yayılıyor. Köy kahvehanelerinde içilen çayın tadı, şehirdekinin yerini tutmuyor. Küçükçavuş Köyü’nde köylü kadınların hazırladığı reçeller, bal ve cevizlerle doğanın gerçek aroması sofraya taşınıyor.
Bir Yolculuk Değil, Bir Yeniden Doğuş
Yenice Ormanları yalnızca bir turizm destinasyonu değil; şehirde kaybolan “doğal dengeyi” yeniden hatırlatan bir yer. Flora açısından zengin olan ormanlarda kayın, göknar, ıhlamur ve kestane ağaçları iç içe geçmiş durumda. Faunada ise karaca, sincap, yaban kedisi ve onlarca kuş türü bulunuyor. Sabahın erken saatlerinde duyulan guguk kuşu sesi, bu sessiz cennetin ritmini belirliyor.
Yenice’ye ulaşmak da oldukça kolay. Çanakkale merkezden 80 kilometre, Edremit’ten ise 70 kilometrelik bir yolculukla ulaşılabiliyor. İstanbul’dan gelenler Bandırma–Gönen–Yenice hattını, İzmir yönünden gelenler ise Balıkesir–Havran güzergâhını tercih ediyor. Özel araçla Şeker Kanyonu’na 10 dakika, İncekum Mesire Alanı’na ise 15 dakika içinde ulaşmak mümkün.
Doğanın kalbinde geçen birkaç saat, insanın şehirde unuttuğu duyguları geri getiriyor. Yenice’de yürürken yalnızca ayak izlerinizi bırakıyorsunuz, karşılığında ise doğa size dinginlik, sessizlik ve taze bir nefes veriyor.
Doğaya dönmek için bazen uzaklara gitmek gerekmez; Yenice bunun en güzel kanıtı. Eğer siz de oksijenle dolu bir kaçış arıyorsanız, Kazdağları’nın kuzeyindeki bu sessiz mucizeyi keşfetme zamanı geldi. Yazıyı paylaşarak daha fazla insanın Yenice’nin bu saklı güzelliğini tanımasına katkıda bulunabilir, yorumlarda doğayla en unutulmaz anınızı anlatabilirsiniz.
kaynak: egetelgraf